BİR DÜĞÜN OLDU

Bir düğün oldu

Gelin de benim güveyi de…

Dinle beni şimdi biraz

 

Tohumlar vardı, yarın için ekilen

Aynı suya susayanlar eliyle

Bilir ki onlar, Allah

Yaratır kullarının elleriyle

Ne olur yani yayla esintisi karışırsa deniz rüzgârına

Söyle bana, sen hiç kendini terk edebildin mi?

Bu ben değilim, diyerek…

 

Terlemişim,

Dağılan saçlarım yapışmış yüzüme

Gözlerim kızarmış

Kardeşlerim!

Halledelim aramızdaki sorunları

Eller düşman etmesin bizi birbirimize

Diye çırpınsam, yalvarsam önünüzde

 

Bağdat, Şam, Kahire, Ankara

Duyun beni artık, duy artık İstanbul’u

Deli taylar gibi burnundan soluyan

Hayallerimi görün artık

İnsanların ikiye ayrıldığı günlerde

Ben mazlumların safındayım bile isteye

Dualarım kabul olunsun diye

 

Aynı süslü libası giymiş olsa da

Yalancının bin bir türlüsü

‘Senin bir şey yapmana gerek yok

Bekle, dediler, kurtarıcı gelecek!’

Bekledim, bekledikçe öfkelendim

‘O sensin!’ diyen biri vardı bana, herkese

Git, dedim, git başımın belası

 

Taktik değiştirmem işe yaramadı

Dostumu düşmanımı bilmediğim savaşta

Tanrı gibi itaat isteyenleri gördüm ilkin

İçeride, dışarıda, aşağıda, yukarıda

Ellerinden oyuncaklarını düşürmeyen

Yaşlı çocuklar gördüm

Bilmem, hangi çukurda tökezleyecekler

 

 Düşmana sıfır risk, sıfır ölüm

Bize şehadet olamamış ölümler

Zalimlerin savaşında Allah Allah diyordu

Hayatların uğruna adandığı yalanlar

Kahramanlar hayat yerine ölümü gösteriyor

Evet, biliyorum; Allah, insandan umut var

Fakat insan kendisinden umutsuz

 

Zindanlardan ölüleri çıkanların aşkına

Kolay İslam, ucuz cennet nerde gösterin bana

Neden toplandık bir mahşer yeri gibi

Sevincimiz de yok evet üstelik

Sevenlerimiz de yanımızda değilken

Bir düğün oldu, gideyim çünkü

Gelin de benim güveyi de…