DE Kİ SEVGİLİ

‘Ben hangi ateşlerden geldim-geçtim
Bilsen!’ demiyorum sana, gönlümdeydin.
Kanat uçlarının yanıklığı ondan
Gözlerin ondan kaçar sağa-sola
Halimiz belli, gerek var mı konuşmaya?
Bırak, karışsın gözyaşlarımız
Bırak, yaslansın omuzlarımıza başlarımız
Sen gene gel, gene de dön gel
Gel! Başını koy dizlerime
Ben sana Fatihalar okuyayım
Nazar olmuştur diye endamına-edana
Ey baştan aşağı asalet
Ey baştan aşağı erdem-tevazuu
Ben dualar okuyup üflerken
Sen dudağının yanıyla gizli gülümse
Hadi olsun, yine görmemiş olayım…
Ninni söylenen bir çocuk gibi
Sakinleş ve uyu, güzel düşler gör
Uyanınca ben hepsini hayırlara yorayım
Gönlümün taleplerini dizerek bir bir
Nihayet: ‘Doğrusunu Allah bilir.’
Derken sen gene gizli gülümse
Sen gene ezberden bir şiir oku
Ben de koşulayım yanına
Heyecanlanalım iki çocuk gibi
Ayrı hayallerimiz de çoktur belki
Fakat nice ateşlerden süzüldü bendeki
Ben nice ateşlerden geldim-geçtim
Bilsen, demedim, demeyeceğim…
 
Her şeyden bir parça kalıyor
Zamanın tırnakları arasında
İşte şunlar benim gözbebeklerim
Şunlar da saklanmış gerçeklerim
Umutların tükendiği zamanlarda
Gönüllere söylenmiş ninnilerim var
Hayaller dolusu bir gelecek adına
Söyle ve yaz. İşte şu altın sayfalar
En asil harflerle adımızı bekliyor
Ey havasız ve karanlık zamanlarda
El elinde büyüyen hormonlu çiçek
Zayıf ve soluksan suç senin değil
Sor: Ne yaptınız benim yapraklarımı?
Zehirli bakışlarla kavrulan gözler önünde
Başkaldırı öğretilirken her çiçeğe
De ki: ‘Ey isyanları öğreten kutlu ses!
Darağacında (mı?) özgürlük
Gelecekse gelsin, yine gelsin, hoş gelsin
Baksın bütün yol gözleyen gözlere’
De ki: ‘Ben geldim artık herkes anlasın!’
Sen durma o zaman, sözler durmasın
Bir işgalci edasıyla haneme dalanlara
İsyanını bekletme daha
De ki: ‘Enkazının altında yaşayan ölüler ey
Geviş getirdiğiniz eski moda her şeye
Sarılayım öyle mi Nuh’un gemisi diye?
Olmaz artık olmaz, bir daha asla!’
De ki: ‘Ey sığınaklar bitince sığınılan!
Dola bunların dilini, vur düğümü sözlerine
Diz çöktür hepsini, gözlerimin önünde
Bilirsin gözlerim hangi hasretle yandığını.’
De ki: ‘ Dokun kalbimdeki çıbanlara
O nurdan neşterinle ey ve ey
Ey gönlümdeki yaşlara dokunan tek el
Buda asi dallarımı, köklerime merhamet
De ki: ‘Ben işte bugün yine
Kendi üstüme düştüm, kederliyim
Kaldım yine enkazımın altında
Soy zihnimden ele ait ne varsa
De ki: ‘ Bahane kabul etmem, çare yok
Kalk ayağa. Ne kadar hayalimiz varsa
Bürünürken ete-kemiğe, bürünsün kelamına
Söyle artık durma, susmanın vakti değil!’
Bedeli ömrüm olan bu sevdayı bilsinler
Sonrakiler: ‘Buradan Ayten geçti.’ desinler.