NEDEN SENİN OĞULLARIN HAYATTA

Mumun yanındaki gaz lambasına

Meftun oldu olanlar

Olsunlar, ne güzel, ne iyi

Ama bunlar neden bana öfkeli

Bilmezler mi, ben güneşi

Hayran bırakan yerde bulunmaktayım

Gözlerim kamaşsa da razıyım aydınlıktan

Alışırım nasılsa…

 

Ayağa kalktığımda ışıklar saçmalı

Yorgun kirpiklerimde dile gelen sözlerim

Arıtır her mekânı, arıtmalı

Temiz ellerim, güçlü bileklerim

Gözbebeklerime biriken terim.

‘Sen mi geldin?’ demem asla kimseye

Anlamsızmış beklemelerim

Ben buradayım, yalnızca bu iyi bilinsin isterim.

 

Nasıl okuyayım fışkıran suyu, yanan dağı

Nasıl anlaşılmalı bilmem

Neden oluyor bu beklenmedik ölümler

Kanda mı yüzecek gemimiz

Üstünde güneşlenirken faniler

Dile geliyor ne varsa birer birer

Anlatıyor soysuzluğun isyanını

Anlatıyor her damla kanda, yamyamlığını

 

Ölenler ne söyleyebilir insana

Arabalar arasında koşturan dilenciler

Avucunu açmış muhacirler

Acından ölenlere fatiha okurken geğirenler

Bir lokma için kalbimin köleliğini bekleyenler

Beni bir saf yerine koyup

Ne derlerse inanmamı isteyenler

Kelimeleri tüketenler, ne söyleyebilir?

 

Yan yana dizdim karanlığın parçalarını

‘Hakikat niyetine!’ dualar ettim

Kendi gitmiş, ayakkabısı kalmış çocuklar hey

İşte, gölgesinde yer aradığınız bayrak

Ya anneniz, şimdi kimi çağıracak

Yoluyor aklımı bu demir tarak

Örs ve çekiç vazgeçmiyor ruhumdan

Toparlayamıyorum dağıttıklarımı

 

Tırnaklarım yolmuş göğsümü, yanağımı

Ellerimde tutam tutam saçlarım

‘Hani benim mor sümbüllü bağlarım?’

Diyecek mi yine öyle diyenler

Neden benim vatanımda laleler

Bedenime kefen, ayağıma pranga

Tutar mı ellerimi, ölürken dirilenler

Uyumam mı gerekiyor, kâbus görmemek için

 

‘Ses etme, uyanmasın!’

Denilenlerin bile ak düştü saçlarına

Aynı tekerlemelerle, aynı korkular

Salınıyor hala insanların gönlüne

Ve tabi aynı yalanlarla

‘Bir gün gelecek…’diye başlayan

Evet, o bir gün gelecek elbet

Ama belli ki onu gözleyenler olmayacak

 

Yok, bu dünyanın adaleti

Dediğimde, yeni öğrenmiş gibi şaşırma

Ölüme mi çıkıyor, dünyada ne kadar yol varsa…

Hangi yalana kurban olduğumu

Söylemez elbette şu soysuzlar bana

‘Sen İsmail’sin!’ diye başımı okşayıp yatıran!

Ben senin oğlun değilim ve ben hep ölüyorum da

NEDEN SENİN OĞULLARIN HAYATTA?