GÖNLÜMÜN BAHARI

Ayten DURMUŞ

DEDİM: Sarptır elbet gönül dağları

Bitmez mi sanmıştın gençlik çağları 

Geçer miydi şu gönlümün baharı 

Düğünde kapıma sen geleydin yâr!

 

DEDİ: Sen başkaydın, inceden ince

Yüzünde edebin kırmızı gonca…

Gelirdim, bakışın bana değince

Gözümün içine bir güleydin yâr!

 

DEDİM: Görmedin mi gönül kışımı?

Gökte şahin idim, sordun eşimi

Bir cevap yerine yorgun başımı

Eğince halimi bir bileydin yâr!

 

DEDİ: Ta ezelden seni tanırdım

Sonsuza dek bana yarsın sanırdım

Şikâyetten vallahi utanırdım 

Yavan ekmeğimi sen böleydin yâr!

 

DEDİM: Sen geleydin bizim illere 

Yanarak dönmezdi sevdam küllere 

Selamını esen tatlı yellere 

Emanet ederek bir salaydın yâr!

 

DEDİ: Tek sen idin düşte gördüğüm

Saklı mıdır sır olarak verdiğim?

Uçan kuşla adına gönderdiğim 

Selamı el değil sen alaydın yâr! 

 

DEDİM: Ecel sürdü aşka atını

Deldi kurşun tam alnımın çatını

Bana tuzak kuran ayrık otunu

Kökünden çekip de bir yolaydın yâr!

 

DEDİ: Sayamadım aylar-yılları 

Kırılmıştı umudumun kolları

Bulamadım sana gelen yolları

Madem ben kaybettim sen bulaydın yâr!

 

DEDİM: Kıskanç ördü hicran ağını

Hoyrat girip ezdi aşkın bağını

Ufkumda biriken bulut dağını

Nolaydı gözümden sen sileydin yâr!

 

DEDİ: Yanar hâlâ yaktığın ateş

Kutup yıldızımdım, günüme güneş

Göstermek yerine bana başka eş 

Keşke diyeydin ki: ‘Ah öleydin yâr!

 

DEDİM: Keşke çıksan ittiğim nardan 

Yokluğunda attım gönlümü yardan

Kıskanıp, kadrini bilmeyen hardan

Diyemem sana ben: ‘Ah öleydin yâr!

 

Diyemem sana ben: ‘Ah öleydin yâr!’