AĞLAMA ARTIK GÖNÜL!

Ayten DURMUŞ

Şaşkınım, ne yapayım, hangi yola gideyim?

Her sorunu çözdüm de bir bunu çözemedim!

Sözleri baldan tatlı konuşmalar yaptım da 

Sana merhem olacak tek cümle dizemedim!

Dizemedim ki gönül!

 

Güzel düşüm kaybolup kâbuslarda yüzerken

Gönlümün ortasına gelip battı bu diken

Daha işin başında anladığım halde ben

Yanlış yere kurulan temeli bozamadım

Bozamadım ki gönül!

 

Ne bir uyaran oldu ne kolumu bir tutan

Bir bataklığa düştüm bütün gücümü yutan

Zafersiz bir savaşta tüm hayran bakışlardan 

Sakladığım kederle salınıp gezemedim

Gezemedim ki gönül!

 

Ellerden gizli bu dert sırtımdaki çıbandı

Yanımda duran bana milyon kere yabandı

Bir ahtapot gibiydi, tüm ruhuma abandı

Görünmez zincirleri bir türlü çözemedim

Çözemedim ki gönül!

 

Kime nasıl diyeyim bu derdin sancısını

Değdiği yeri delen sözlerin kırcısını 

Sevmediğim ne varsa görmenin acısını

Dibeklere doldurdum bir türlü ezemedim

Ezemedim ki gönül!

 

Bir kara delik gibi neyimi bulsa yutmuş

Bana inat hep gamlı besteleri okutmuş

Yetim kalmış yıllarda yıkılmaya yüz tutmuş

Umut duvarlarımda taşları düzemedim

Düzemedim ki gönül!

 

Güzel düşler kurardım şafaklar ağarmadan

Ufkumun meltemini kasırgalar sarmadan

Çektiğim her acıyı zehirlerle karmadan

Kabuk tutmaz yarama hiç merhem özemedim 

Özemedim ki gönül!

 

Gıcırdayan çilemin silemedim pasını 

Gitmedi toplayarak tarağını tasını

Boynuma geçirilen bu lanet halkasını

Yıllardır uğraşırım bir türlü çözemedim

Çözemedim ki gönül! 

 

Boşa gitti öyle mi verdiğim tüm emekler 

Kurduğum geleceğin çoktandır kalbi tekler 

Yıllardır elimdeki kalemim hazır bekler

Senin için mutluluk şiiri yazamadım

Yazamadım ki gönül!

 

Herkes hesabı görüp defterimi dürerken 

Yaralıysam öldürüp yaşıyorsam sürerken 

Bilenmiş söz hançeri yüreğime girerken

İnsanları sevdim ben kimseyi üzemedim

Üzemedim ki gönül!

 

Yeter artık gidelim, çıkılan yol yakındır

Ağarttığım saçlarım senin zafer tak’ındır

Geçen ömrüme bakıp her ne dersen hakkındır

Seni tatlı düşlerle, umutla bezemedim

Bezemedim ki gönül!

 

Kimseye diyemedim; her gecem zehir solur

Doğan güneş kararır gündüzüm zifir olur.

Her anıma bin özür, bağışla beni n’olur

Sen yatağa düştükçe ben neden sezemedim?

Sezemedim ki gönül!

 

Bağışlanmak dilerim, bağışla beni gönül!

Bağışlanmak dilerim, bağışla beni gönül!

Bağışla beni gönül!