Hayatı kaynağa döktüğüm anda
Bu yola çıkarken dedim: Bismillah
Gerçekten, rüyadan her ne gördümse,
Hep hayıra yordum, hayır inşallah.
Her vardığım yerde gördüm şaşırdım
Yağmurlar sel oldu, düştü peşime
Uykuyu uyuttum, o günden beri
Bir gözleri ahu girdi düşüme.
Ne zaman yorulsam gönlümü tuttu,
Zincirsiz götürdü, aslan inine
şöyle söyleyerek gözden kayboldu:
“Gir beni istersen aşkın dinine.”
Rüya mı, gerçek mi, nesin mübarek,
Kaç senedir beni ipsiz bağladın,
Aşkınla inlerken, güldün yüzüme,
Gâh türkü söyledin, gâhî ağladın.
Tamam; ben aşkının dindarı oldum,
Sonra sen unuttun, dostlar unuttu,
Meskenim olmuşken ilmin deryası,
Aşkın tuttu bana elif okuttu.
Senden her gelene boynum büküktür
Ben hâlâ sadığım verdiğim söze,
Bakmadım bir kere seneler geçti,
Ne bir keman kaşa, ne ahu göze.
Vuslat istenilmez aşk ikliminde,
Aşkın kendisidir, aşkın dermanı.
Yüz yıllar geçse de tarihler desin:
Böyle yazılmıştır aşkın fermanı.
Ola ki unutur seni anmazsam,
Başka lazım gelmez, dilimi durdur
Hoşnut olmaz isen yöneldiğimden
Neye uzanırsam elimi durdur.
Eş edip Mecnun’a gezdirme beni
Bil ki senden başka davam yok benim
Gönlüm de sen varken adımı demem
Başka can verecek devam yok benim.
Müjdelerle doğrult, sevindir beni
Umudumu kırma, kırılır belim
Lütfunla, aşkınla gücümü artır,
Seni anlattıkça konuşsun dilim.
Yüz verme aşkımı kıskananlara
Yaşadım saymasın seni bilmeyen
Senden uzak duran, bana inanmaz
Kime gider kime, sana gelmeyen.
Gönlüme kurduğun saraylarında
Arada dinlendir yorgun başımı
Bu aşkı yaşattın dört ikliminde
İlkbahar eyledin bana kışımı.
Özgür bıraktıkça sana bağlandım
Gönlüm hediyemdi, boynumu büktüm
Aşkı yere serdim, secde kıldım da
Çok zaman gizlice gözyaşı döktüm.
Güvensiz sularda tuttun elimden
Kuruladın dinmez gözyaşlarımı
“Seninleyim” dedin, kaldırdın beni
Okşadın sevginle bakışlarımı.
Lütfundan mahcûbum gözyaşım ondan
Yeter bir selamın bana sevgili
Sevgimi âleme anlatmalıyım
Lâl olmadan önce aşkımın dili
Kesmek istediler hayat bağımı
Çirkin davaları sırtımda kambur,
Zil taktılar zil, tuş ettik diye
Yeşil vadi oldu düştüğüm çamur.
Kim bana ne yaptı kendimden başka
Kuşkum girdabımdı, hep beni yutan
Sonra seni sevdim, seni tanıdım
Karanlık yollarda elimi tutan
Gönlümün tacısın şifa kaynağım
Yorgunum, yormadan dök sandığını
An geldi hissettim en derinimde
Ne kadar yaram var okşandığını
Yol bitip de bana “Dur” denilince,
O gün dönmez olsa ağzımda dilim
Sesimi yüklensin rüzgârın sesi
Hep seni anlatsın açan çiçeğim.
Ben seni sevmekten vazgeçtiğim gün
Ruhum alev alır savrulur külüm,
Yoksa şu sinemde sevgin oldukça,
Anladım ki beni öldürmez ölüm.