I.
Filistin can yakıyor, her canda bin can gider
Kalk ayağa bir şey yap elinden vatan gider
Hangi sözle söylesem gönlümdeki acıyı
Gözlerimden kan akar, içerimden kan gider
Nebimizden hatıra iklimler can verirken
Ya biz neden kalalım yâr gider yâran gider
Ben gördüm o sancağı Sevgilinin elinde
Yazdır adını yoksa defter ü divan gider
Yürürsek yollarımız Kudüs’te birleşecek
Selahaddin adında bir koca Sultan gider
Kalk hemen düş peşine neden oturuyorsun
İslam’ın gür sancağı Yavuz Selim Han gider
Gazze’de şehadete Çanakkale yiğidi
Mehmet Muzaffer adlı şanlı kahraman gider
Farkında değil misin şimdi sıra senindir
Ya zamana de ki: ‘Dur!’ ya böyle devran gider
Filistin karanlığa yakılan son ışıktır
Zulüm kalır geride, şeref gelir şan gider
II.
Toprağını kirletti kirli ayaklar senin
Yine mi kanayacak göğe bakan gözlerin
Yine mi kurban diye canını sunacaksın
Yine mi şehitleri bağrına basacaksın
İsyan ettin dünyaya ‘İmdat!’ diye haykırdın
Sesinin yankısından başka bir şey duymadın
Yüzün gülümsüyorken gözlerinin içinde
Kırk kilide koyduğun bu acının adın ne?
Vefasızlık elinde örselenen ruhunu
Yıllar oldu kaybettin dinlendirme yolunu
Görülmemek tüketti, bıktın duyulmamaktan
Vaz geç artık umudu zalime bağlamaktan
III.
Ne kırılan kolun bitti ne vurulan evlatların
Pınarında akan sudan ceylanların içmez oldu
Cemre bekleyenler vardı hem dağında hem düzünde
Kutsanmış bir dokunuşla kelebekler uçmaz oldu
Özleminle nice yerde kanar yüreği bülbülün
Neden çiğdemin, nergisin, lâlen, gülün açmaz oldu
Yine mi haykırıyorsun son gücünle: ‘Kimse yok mu?’
Umutsuzluk gözlerinin derininden geçmez oldu
Ölüm meleği gelerek al kanlarını okşamış
Kurşun değen güvercinler uçuşurken kaçmaz oldu
Her kıyamın kutlu olsun yaz yiğitlik kitabını
Adın artık dilimizden besmelesiz geçmez oldu
Dilimizden adın artık besmelesiz geçmez oldu…
Ayten DURMUŞ