Kendini bizden mahrum et,
İstiyorsan buna hakkın var
Ama bizi kendinden mahrum etme
İstesen de buna hakkın yok,
Dediler, yaşarken öldürenler
Sol gözüme o perde indiği andan sonra:
Yakub’a her şey Yusuf
Mecnun’a her şey Leyla
Avucumda damlalar
Kadir-i Mutlak Mevla
Topladım hayallerimi astım
Bir gülün dalının dikenlerine
Anlayan var mı bilmem
Hangi dilden anlatsam kederimi
Renksiz damlalar topladı tüm renkleri
Sözlere son verin, yeter artık şimdi:
Yakub’a her şey Yusuf
Mecnun’a her şey Leyla
Avucumda damlalar
Kadir-i Mutlak Mevla
Başını eğmenin de zamanı varmış
Konuşursam ağlarım, diyemeden…
Dilin damağın kurumuş, susuzsun
Cahille zalime kim neyi anlatabildi
Hesap sorma zamanı gelir mi bilmem?
Düşerken kederin dipsiz kuyularına,
Yakub’a her şey Yusuf
Mecnun’a her şey Leyla
Avucumda damlalar
Kadir-i Mutlak Mevla
Her söz belimi büküyor
Asiyim, hesap vermem kimseye
Diyordum, vurdular şakağımdan
Şah damarım ellerinde, asıldılar
Kirli elleriyle kırdılar kalemimi
Esintilerden bir koku dilenirken:
Yakub’a her şey Yusuf
Mecnun’a her şey Leyla
Avucumda damlalar
Kadir-i Mutlak Mevla
Avcundaki küçücük bir serçeyi
Severken öldüren bir hırçın çocuk gibi
Yok etmeye kararlı, katiller sürüsüne
Ben nasıl güç yetirebilirim
Vahasızmış sürüldüğüm dağlar ve çöller
Su sanarak kumları avuçlarken
Yakub’a her şey Yusuf
Mecnun’a her şey Leyla
Avucumda damlalar
Kadir-i Mutlak Mevla
Güldüler bana, ben bilmiyor muyum?
Fille güreşe tutuşmuş bir pire olduğumu
Farkım şu ki ben hakikatten yanayım
Gücümü aldığım yer elbette belli
İşte onun için bekliyorum bir gün
En büyük zafer tacı konarken başıma
Yakup Yusuf’u buldu
Mecnun vasıl Leyla’ya
Avucumda dualar
Naz ve niyaz Mevla’ya…