Ayten DURMUŞ
Neden hiç yorulmuyor boğazını sıkan el
Neden hiç kesilmiyor hep kuzeyden esen yel
Şimdi beni bırakıp ey zamandan en güzel
Hiç ardına bakmadan geçeceksin öyle mi?
Anılar belleğinde yürürken bin bir nazla
Mutluluğu tam ister gönlün yetinmez azla
Yalnızca vardan değil seni canından fazla
Sevenlerle arayı açacaksın öyle mi?
Yetmez mi senelerdir geçtiğin ateş nehri
Sefahat çukurunda gördün çıldıran şehri
Bengisuyun yerine beynini yakan zehri
Son damlasına kadar içeceksin öyle mi?
Gönül otağlarında özlemle beklenirken
Hani bir düşün vardı sarp dağları geçerken
Umut ufuklarında kutsal sermaye senken
Hovarda varis gibi saçacaksın öyle mi?
Pusulasız koyunca düşüncenin derini
Sırtlandın el âlemin anlamsız kederini
Bir ömürdür ektiğim umut çiçeklerini
Pazarda satmak için biçeceksin öyle mi?
Kulağını tıkayıp el âlemin yuh’una
Destek olman gerekti son geminin Nuh’una
Sense yer aradığın tufandaki ruhuna
Barınak diye dağı seçeceksin öyle mi?
Tutsaklık zindanları seni göklere salsın
Yüce gönül dağında yüksek uçan kartalsın
Zulmü küfürle sunan ne varsa ‘Yeter! Kalsın!’
Demek varken kendinden kaçacaksın öyle mi?
Yeter, menzilden geri koyduğu aksakların
Düş gördüm, sen dönmüştün, hazırdı adakların
Şöyle yorup sordular: Sevinçten ayakların
Yerden kesilip göğe uçacaksın öyle mi?
Kanat senin gök senin uçacaksın öyle mi?