Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 16.02.2023
Yaşadığımız depremin şokunu millet olarak atlatamadan, Z KUŞAĞI deprem için ayaktaydı. Z kuşağı, Çanakkale destanını yazan kahramanların nesli olduklarını, söz konusu vatan ve millet olduğunda her şeyin teferruat olduğunu depremdeki eylemleriyle ortaya koydular.
Milletimizin canı yandığında, gençliğin verdiği güç ve azimle -hangi siyasi görüşte olurlarsa olsunlar- derhal kalkıp en önde koşacaklarını, alanda -her şeyi kenara koyarak- birbirlerine kenetleneceklerini gösterdiler.
Kulaklarına okunan ezanın oluşturduğu derin kimliklerinin asla silinmediğini, kim olduklarını bildiklerini ve gerektiği anda üzerlerine serpilen anlamsız tozu toprağı bir üfürüşle yok edeceklerini de ortaya koydular.
Daha ‘Kimse yok mu?’ denilmeden, deprem haberini aldığı anda sağına soluna bakmadan ‘Ben varım! Ben var isem milletim korkmasın! Ben var isem milletim asla umutsuz olmasın! Ben var isem milletimin düşmanları hayal kurmasın! Ben var isem milletim çaremizin tükenmediğini bilsin!’ duygu ve düşüncesiyle harekete geçtiler.
Milletimizin bir kısmı canının derdine düşmüşken, eleştirebilmek arzusuyla ‘eksik gedik arayan’ bir işgalci-emperyalist ağzıyla konuşmayacaklarını ve davranmayacaklarını, tüm güçleriyle milletimizin yanında yer alma konusunda duygu ve düşüncelerinin satın alınamayacağını, zor günümüzde milletimizin soylu bir evladı olarak ‘az konuşup çok iş yaparak’ millet olarak taşımamız gereken bu yüke omuz verdiklerini gösterdiler.
Bu bilinçle ‘Abla yapacak ne var? Abi ne yapayım söyle?’ diyerek yardım için seferber olan büyüklerinin yanına koşan gençler, sevgili Z kuşağı! Milletimiz, sizi böyle görmekle mutlu oldu, umutla doldu. Sağ olun, var olun; Allah eksikliğinizi göstermesin.
Z KUŞAĞI! Her evin bir yardım kuruluşuna döndüğü, her evin dolaplarının açılıp yatak, yorgan, yastık, battaniye, giyecek, yiyeceklerinin bölündüğü; bölünenlerin de sizlerin ellerinde-sırtlarında gelirken, biz milletçe ağlıyorduk; sildiniz gözlerimizi. Yardımlarımızı kolilediniz, taşıdınız, yüklediniz büyük bir sorumluluk bilinciyle. Tüm bunları yaparken sizi çeken bir kamera olup olmadığına bakmadınız, telefonlarınızla yaptıklarınızı çekip sağa-sola atmadınız; tıpkı sırtı hep dönük olarak büyük bir titizlikle, yıkıntıları tırnaklarıyla kazıya kazıya, bir canımıza daha ulaşmaya çalışan, toza toprağa bulanmış arama-kurtarma ekiplerimizdeki kahramanlar gibi.
Sizin hayatınızdan çıkarılmaya çalışılan dininizin omurganızı dik tutan ilik olduğunu bildiğinizi, ‘iş başa düştü’ diyerek koyulduğunuz deprem çalışmalarına başlarken ‘Bismillah’ diyerek sessizce başladığınızı, yorulmayı unutarak çalışıp çırpındığınızı gördük.
Yardımları ulaştırırken karşılaştığınız her bir depremzedeye, yaşınızdan umulmayan bir olgunlukla ‘Buyurun, neye ihtiyacınız varsa birlikte hazırlayalım’ diyerek onların yanında bir şefkat abidesi olarak yükseldiğinizi gördük.
Gittiğiniz afet bölgelerinde, deprem alanının büyüklüğü ve depremin şiddetinin ağırlığına rağmen çıkarılan her depremzede için ‘Allahuekber, Allah’ım şükürler olsun’ diyerek dolan gözlerinizi, akan gözyaşlarınızı, uykusuzluktan kızaran gözlerinizi gördük.
Yaşadığımız acı boyunuzu aşınca ‘Allah’ım, bize yardım et!’ diyerek milletimizi bağrınıza basacağınız bir bebek gibi hissettiğinizi; milletimizin yüreğimizi dağlayan acısını -kendinizi sıkmanıza rağmen- gözlerinizden akıttığınızı gördük.
Dağlar gibi enkaz mı? Kaldırırız! Yıkılmış evler mi? Yaparız! Ancak acıyla kavrulan yüreklere ve kendi yüreklerimize söz anlatmakta zorlanacağımız ortadadır. Depremin enkazından çıkan her bebekle umutlandık, her çocukla sevindik, her yetişkinle nefes aldık; siz de öyleydiniz, gördük. Yapay ayrımlar, sınırlar adına ne varsa bir çırpıda hepsini yok ettiğinizi gördük.
Z KUŞAĞI! Biz, her evladımız gibi sizleri de ‘MİLLETİMİZE HİZMET EDİN’ diye yetiştirdik; ‘devşirmeler’ olup başka ülkelere gidin, ‘mankurtlar’ olup kendi milletinize-devletinize saldırın diye değil. İşte bu depremde sizin, ülkesi ve milleti adına tüm hayalleri ve umutları öldürülerek yabancılara hizmet için köleleştirilmeye hazır ‘akıllı ve iyi yetişmiş’ bir kitle olmadığınızı; milletimizin ve devletimizin bu en zor günlerinde, milletimize ve devletimize sahip çıktığınızı gördük.
Öte yandan elbette bilmekteyiz toplum içinde ahlakı bozuk kişilerin olduğunu ve hep olageldiğini. Bunlar ‘Volkan patlayacak, şehir hastanesi yıkıldı, siyasi görüşü farklı olan depremzedeyi kurtarmıyorlar’ gibi uydurdukları yalanları yayarak toplumda var olan infiali artırmaya çalışan fitne odaklarıdır. Bunlar her dönemde olacaklar ve bozulmuş fıtratlarına göre konuşacak, iş yapacaklardır. Fakat biz millet olarak her yerde, deprem çalışmalarında yaşanan tüm aksaklıklar, sorunlar, sıkıntılar arasında dahi her şeyden çok sizin gencecik yüzlerinizi, umutla ışıldayan gözlerinizi gördük.
Ve gördük Z kuşağı diyerek bize milli ve manevi değerlerinden kopuk bir gençlik tanımlayanların ne kadar da boş konuştuklarını. Hepsi günlerdir koşturuyor, uğraşıyor, çalışıyor, çabalıyor; üstüne ne düşerse, elinden ne gelirse yaşından beklenmeyen bir olgunluk ve kahramanlıkla yapmaya çalışıyor. Şükürler olsun sizi bu kahramanlıkla bize gösteren Rabbimize. Z kuşağı, bugün milletçe sizin pak alınlarınızdan öpüyoruz.