Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 28.12.2020
İfrat ve tefritin tozu dumana katarak göz gözü görmez ettiği bir ortamda, Kur’an’ın sürekli emrettiği, kişilerin bildikleri veya doğru bildikleri ne varsa hepsi üzerinde, ‘derin düşünme’ anlamına gelen tefekkür ne kadar da zor. Oysa gerçekçi tefekkürler olmadan gerçeğe ulaşmak mümkün değildir. Tarih ortaya koymaktadır ki gerçekçi tefekkür yapabilenler, ifrat ve tefrit içinde olanlar tarafından sürekli suçlanmışlardır. Üstelik bunlar kendi dengesizliklerini ‘sıratı mustakim’ gibi sunmakta da hep mahir olmuşlardır. Ne söyler böyleleri: ‘Doğru ve gerçek benim bildiklerim ve onayladıklarımdır.’ Hâlbuki bu söz, hiçbir insan için kesin bir gerçek değildir.
Kur’an’ı ihmal etmeden İslamî ilimler alanında uzun yıllar kapsamlı okumalar yapanlar, bir süre sonra genellikle büyük bir şaşkınlıkla şunu görürler: Önceki vahiylerin başına ne gelmişse son nebi Muhammed as aracılığıyla gelen Kur’an’ın başına da ilerleyen yüz yıllarda aynıları fazlasıyla gelmiştir. Bunlardan en önemlisiyse dinin evrenselliğine verilen zarardır.
Hüzünlü bir şarkı yeter
Hazırım ağlamaya
Söyleyemem sebebini sormayın
Korkularımı saklıyorum...
Bırakmak istiyorum, en fazla
İki ayakla gidenlerin ellerini, olmuyor
Aynı dili konuşamadık, konuşamıyoruz
Yan yana yürüdüğümüze bakmasın kimse
Biz aynı yere de gitmiyoruz…
Anlamayacaksın belki nedenini biliyorum
Yalnızlık girdaplarında çalkanışımın
Kader mi nedir dersen
Değil, vallahi değil, billahi değil
Suçlama kaderi ben varken...
Ben koşulsuz çıktım yola, koşulsuz yürüdüm
Çok gençtim bilemedim, neydi bunun bedeli
Sonra, nice sonra sen geldin
Karanlıkta yakılmış bir ışık gibi
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 11.12.2020
Tarihîliği her yanından akan eski evle ilgilenen yoktu. Bu ev, babalarının ölümünden sonra beş erkek kardeşe tapulanmıştı. Aralarından birine devretmediklerinden, kimse burayı sahiplenip ilgilenmiyordu. Camlar kırılmış, pervazlarda döküntü olmuş, dam kenarındaki taşların çoğu düşmüş hatta temel kısmında bile oyuntu oluşmuştu.
Bu evi yaptıran Mustafa (D.1909), babası savaşa gittiğinde dört-beş yaşındaymış. Balkanlarda İşkodra’da savaşa başlayan babası, 7 yıl sonra son olarak savaştığı Yemen’den döndüğünde, 12 yaşındayken yeniden 6 ay daha görmüş babasını. Ailenin erkeklerinden savaşa gidenlerden tek dönen babasıymış. Yemen’den döndükten sonraki o altı ayda anlatmış savaş süresince yaşadıklarını. Savaşmaya Balkanlarda İşkodra’dan başlamışlar, en son Yemen’de savaşıyorlarmış. Orada orduya ‘Geri çekilin’ denilmiş, geri çekilememişler; ordu farklı şekillerde tükenmiş. Kimi dönmeye çalışmış kimi de hayatta kalmak için yerli halkın arasına karışmış. Kendisi de 2 yıla yakın bir sürede çoğu yeri yürüyerek ancak köyüne dönebilmiş.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 07.03.2021
SÜRGÜN
- Ne oldu, dedi kadın. Çakır gözlü, iri yarı adam kafasını sallayarak cevap verdi:
- Tekin Bey’in oğlu vardı ya kaç zamandır iş yerinde sorunları vardı. İyi, düzgün bir genç, epeydir işyerindeki yolsuzluklardan, rüşvetlerden yakınıp duruyordu.
- Ee?
- İş yerindekilerin hepsi ağız birliği edip en sonunda onu sürdürmüşler.
- Nasıl yani?
SAÇ ÖRGÜSÜ
Babası yoktu, amcasının yanında yaşıyordu. Okuduğu lisede bir öğretmeni, yaklaşan bayram nedeniyle kendisine giyecek alması için ona biraz para verdi. Okuldan çıkınca doğru kuaföre gitti. Sınıfındaki o en havalı, en güzel kız gibi ördürdü saçlarını ve parasını ödedi. Eve gelince amcasıyla yengesine: ‘Sınıfımızda bir kız kuaförde çalışıyormuş, o ördü saçlarımı.’ dedi.
Ayten DURMUŞ, hertaraf.com 24.01.2021
Tarih, siyer, hadis kitaplarında farklı başlıklar altında yer alan meşhur bir rivayet vardır. Bu rivayet, Rasulullah’ın, ashabından Muaz b. Cebel’i, hicretin 9. yılında, Yemen'e elçi olarak göndermesi sırasında yaptıkları konuşmadır. Muaz b. Cebel’in, asrısaadette Kur’an-ı Kerim’in tamamını ezbere bilenlerden olduğu rivayet edilir. Söz konusu ettiğimiz bu konuşmanın ilk bölümü şöyle:
‘Rasulullah (sav) dedi ki: -Sana halli için bir dava getirildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm verirsin? Muaz b. Cebel (ra): -Allah'ın kitabındaki hükümlerle hüküm veririm. Rasulullah: - Eğer Allah'ın kitabında onunla ilgili bir hüküm bulamazsan neye göre hüküm verirsin? Muaz b. Cebel: - Rasulullah’ın sünnetine göre hüküm veririm. Rasulullah: - Rasulullah’ın sünnetinde de onunla ilgili bir hüküm bulamazsan ne yaparsın? Muaz b. Cebel: - O zaman kendi görüşüme göre hüküm veririm, dedi.’ (Tabakât, 3:584; Müsned, 5:230; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:199)