Önce selam eder, ellerinizden öperim Nice zamandır yollarda kaldı gözlerim Gülümseyerek teşrifinizin hasretiyle Yıllarımı devirdim, ağarttım saçlarımı Ağrı var gönlümde, alsam da ilaçlarımı. Boşa kürek çektiğim zamanları toplasam Biliyorum ömür eder, muhterem kader
Nasılsınız, evlâdüıyalınız, sıhhatiniz nicedir? Gündüzü yaşayan her şeyin gecesi koşar gelir Terk edeceği şey için herkes çırpınır durur Üstelik bir yorgunluk, bir umutsuzluk vurur İnsan tahrip etmeden hiçbir şeyi yapamaz Sarıldığı ne varsa gönülleri tırmalar, Ruhları da tekmeler, muhterem kader
Sen bunları biliyordun, neden sakladın Sebep perdesi ardında kendini hep akladın En çaresiz anımda, haneme konakladın Misafirsin bari ikramımdan memnun ol Pervanen oluyorsam, töredir, yüzün gülsün Kahhar-ı Mutlak’ın kudret elini unutma Kederin kollarında uyutma, muhterem kader
Konuşmayan bakışlarla galeyana gelse gönül Gülümsemek istemezsen, sebep söyle anlarım. Bazen mutluluk için kaçılacak yer arasam, Sığındığım kalenin en dış duvarını bulsam, Çıkmak için kapıdayken, baksam sürgü dışarıdan O an kaybeder anlamı yükselten burçlar… Sen gül bana, el de güler, muhterem kader
Yaşanmamış bir aşk gibi sinemdeki saklı sızı, Kocamışsın genç takılma, etme artık bu nazı Yüklediğin yük çökertti, artık yeter diyerek Sözlerime son verirken Hakk’a emanet eder; Konu-komşu, çoluk-çocuk, suratsız eşinize Tebessümü unutan zat-ı şahanenize Baki selam ederim, muhterem kader…