Kime sorsam yaşamak amacını
Durdu, dedi: Can toplamaya geldim.
Elde ne var, dediğim de dedi ki:
Çok sağırla konuştum, çok kör kılavuzumdu.
Meğer geçmişte kalmıyormuş hiçbir şey
Meğer her şey, hepimizle yürüyormuş adım adım
Bize kalan, bize gelen ve bizim olan
Ve kazandığımız her şey dört bir yanımızda…
Bunlar, ne canlı kalkan olabiliyor çevremizde
Ne de öldük deyip gömülmeye ‘Evet’ diyorlar
Ederini peşin peşin ödediğimiz de
Beleş gelen de borçlandığımız da
Koparırken gönül tellerimizi bir bir
Gidiyor, gidecek ne varsa gitmemesi gereken
Kalıyor, kalmaması gereken ne varsa
Bıkmadan usanmadan oynuyoruz kuklamızla
Gittiğim yollardan geri dönerken soğukkanlıydım
Ellerim boştu ancak umut doluydum, tepeden tırnağa
Tuttum kendimi, oturttum dizlerimin önüne
Dedim ki: Bak, ben pek bir şey bilmediğimi biliyorum
Gördüğümün arkasını da görüyor değilim
Sana ne çiçek dolu bir ova ne de serin sular verebilirim
Ve dahası ben ne bulunmaz bir insanım ne de bir düşüncesiz
Herkesin kendisine bir tekel kurduğu şu evrende
Ne baş üstünde baş ne ayak altında bir taş
Olmayı istemediğim bir hayatın içinde
Yaşamakta zorlandım. Onun için gülümsedim
‘Sen olursan çift başlılık olur.’ diyenlere
Baktım ve diyemedim: ‘Sen baş mısın ki?’
Ben, kendimin bile dostu ve yardımcısı olamazken sık sık
Görüyorsun üstelik kendimin düşmanı olduğum açık
İçimde suskun türküler, dudağımda sesi çıkmaz bir ıslık
Esintiye bindim, canım avuçlarımda
Yanında da iki damla gözyaşı
Ben geldim, ben geldim, ben geldim efendim
Açılır mı beklediğim kapınız…
Tek geldim, tek başıma geldim
Yalnızdım, yalnızım, yalnız…