Kurbanı olayım günde bin kere
Yoktan yaratarak seni verenin.
Dudağın goncadır, güzel çehrende
Göz üstünde hilal kaşın ne güzel.
Simsiyah gözlerin, gece timsali
Kirpiğin kaşınla özler visali
Bembeyaz parlayan inci misali
Ağzının içinde dişin ne güzel.
Saçın gece vakti, denizin simi
Okşamak arzusu sarar içimi
Yağan yağmur sanki bahar mevsimi
Gözünden süzülen yaşın ne güzel.
Öteden beriye nakil verene
Bir çirkin su iken şekil verene
Beynimi yaratıp, akıl verene
Nasıl şükür etsem bilemiyorum.
Secdeye varınca, nazım adına
Yüreğimde saklı sızım adına
Yar adına, oğlum, kızım adına
Nasıl şükür etsem bilemiyorum.
Toprağa gark olup candan geçince
Bedenimden türlü otlar bitecek
Görmedin mi nasıl şekil alıyor
Yeşiller içinde kırmızı çiçek.
Bilincim sarhoştur, âleme hayran
Baktım her varlığa mucize her yan
Toprak gibi dersem: “Derdime derman”
Gökyüzü gönlüme rahmet dökecek.
Afili sözlerine ‘Vay anam be!’ dedirten
Bir yamulmuş görüşün rüzgârında seğirten
Yaşanmamış ömrümde ya çıkmaz, ya çukurdun
Belimdeki ağrıydın, sırtımdaki kamburdun.
Kutsanmış zehir sunup kanlım oldun sevgilim,
Yıldırımlar artığı Semud’dan kalmış ilim
Kendimi bu şehirde kaybetmedim arama
Başka bir şehirdi o, tuz basardı yarama
Orada anlatıldı yazılmamış hayatlar
Gençliğime benzeyen unutulmamış tatlar…
Emmi, bırak beni, moralim çok bozuk,
Bugün bir çocuğa, bir sarhoş vurmuş
Çocuk çiçeklerin üstüne fırlamış
Çiçekleri bir ihtiyar ölmeden üç ay önce dikmiş
Diktiği yer çocuklarının müteahhide verdikleri
Eski evin bahçesiymiş
Bahçede evlendikleri günün anısına
Eşiyle diktiği elli yıllık bir ceviz
Her çocuk ve torunda dikilen ağaçlar
Bu ağaçlarda salıncaklar, çocuklar sallanırmış
Bir güneye bir kuzeye, bir doğuya bir batıya
Esen rüzgârla gelmiş bulutlar
Bulutların yarısı rahmet yarısı zahmetmiş
Hiç şaşırmadan boşaltmışlar damlaları
Dedem bir Osmanlı çocuğuydu
Bilmezdi, demokrasi nedir, cumhuriyet nedir?
‘Düvel-i muazzama’ der, ‘Dersaadet’ der susardı…
Babası ışkodra’dan Yemen’e savaşmış
Anlı şanlı bir gazi, Ali Ede derlerdi
Övünmek nedir bilmez, dosdoğru bir adammış
Geceleri Kuran okur, sessiz sessiz ağlarmış…
Aşağıdaki yazı "Geleneksel ve Modern Hurafeler Kıskacında KADIN" isimli kitabımızdan alınmıştır
Bunlarageleneğin temel ölçüleri ve gereken yere taşınan, konum ve şekil değiştirenayakları da diyebiliriz. Buraya örnek olarak alıntılayacağımız görüş vehikâyelerden çok, bu görüş ve hikâyelerin neye işaret ettiği, neyi murat ettiğive bu hikâyelerin nakli ile nasıl bir şey beklendiği konusuna dikkat edilmesigerekir.
Kadınlarla ilgili kitaplar, dergiler hatta müstakil yazılar, çok garipbir şekilde sanki ağız birliği etmişçesine kadın konusuna girerken, çok önemlibir methiye imiş gibi derhal bu atasözü ile bu konudaki görüşlerini ortayakoyarlar:
"Yuvayı dişi kuş yapar"
Saçımı ağartan emanet verdin
Evlat sorgusuyla yorma Ya Rabbi
Kemalatım noksan kusurla geldim,
Settar’sın yüzüme vurma Ya Rabbi
Elimle taşıtma, yakan narımı
Yar bildim ey Yaran, Sen’in yarını
Noksanımın bir bir hesaplarını
Utanırım n’olur, sorma Ya Rabbi
Boyun büktüm, emir Sen’den: “İSTEYİN”
Ne istediğini mi sordun köleyin
“Aşkımdan, sevgimden başka bir şeyin
“Üzerinde fazla durma Ya Rabbi.