Kur'an Ailesi

Kur'anî Hayat Dergisi (sayı 2013/32)

‘Kuran ailesi’ tamlaması ile tanımladığımız, bir Müslüman kadın ve bir Müslüman erkek tarafından oluşturulan ailenin temeli iki kişidir. Geri kalan kişiler değişebilir fakat bu iki kişinin akdi devam ettikçe evlilik kurumu da devam edecektir.

Kuran ailesinde ebeveyn, evlerine ışığın gelmesi için hangi pencereyi nasıl, ne zaman açmaları gerektiğine karar veren kişilerdir. Görevli ve sorumlu onlardır. Onların iyi yetişmişliği ve karı-koca olarak aralarındaki uyum oranında, ailede her kişi için doğru zamanda doğru pencere açılacaktır. Mesela, çocuklar için kış ortası sayılabilecek bir dönemde, evi sıcak tutmak yerine bir de pencere açarlarsa sonucun ne olacağı tahmin edilebilir.

Evlerin ana girişi sayılabilecek kapılar (anne-baba), sıkıca kapalı olsa bile, arka girişler (uygunsuz çevre) veya balkon girişleri (medya), kaçak girişler için kullanılabilir. Hırsız içerdeyse kapıyı kilitlemenin anlamı nedir? İnsanları üstünleştirecek değerleri çalacak veya aynı değerleri değersiz gibi gösterecek müfsitler evin içine dâhil olmuşlarsa o ev, beklenen görevi nasıl yerine getirecektir? ‘Şehirde evler edinin ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın.’(Yunus Sr:87) ayetinin tecelli ettiği yer kılınmak istenen mekân, nasıl kutsal bir sığınak olacak? Anne-baba ve diğer fertler bir şekilde unutturulmuş bulunan ‘evin, mescitlerden bile daha kutsal bir mekân’ oluşunu hatırlamadıkça birbirlerine ve yuvaları vasıtasıyla sorumlu oldukları görevlerine dört elle sarılmayacaklar, evlerini mescitleştirmeyeceklerdir. Evler ve her evin iki yöneticisi, kendi ortamlarını da ‘Evlatlarımdan bir kısmını senin Beyt-i Harem’inin yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Namazı dosdoğru kılabilsinler diye.’ (İbrahim Sr:37) ayetinin kendi evleri içine, Rahmanî bir yönlendirilmeyle yerleş(tiril)diklerini hatırlayarak, mekâna şeref veren tek şeyin kulluk/Allah’a teslim olmuş bir hayat yaşamak olduğunu hatırlamalılar.

İnsan-ı Kâmil Olma Yöntemi Olarak SİYER

Kur'anî Hayat Dergisi (sayı 2014/34)

Kur’an-ı Kerim, beşer olarak yaratılan kişide, ‘İnsan-ı Kâmil’i ortaya çıkarmak için nazil olmuş Son Kitap’tır. Hz. Peygamber, bu Kitabın ilk öğrencisidir. O, bu sebeple tüm insanlık için çok özel ve üstün bir örnektir.

Bilindiği gibi sahabe, Peygamberimizin ahlâkı hakkında bilgi almak istediğinde, Hz. Âişe annemiz şu cevapları vermiştir: "Siz Kur’an'ı okumuyor musunuz? O'nun ahlakı Kur'an'dı." (Müslim, Misafirin, 139); “Sen Kur’an okumuyor musun? Kur’an’da O’nun hakkında ‘Şüphesiz ki sen yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 4) buyrulmuştur.” (Ahmed b. Hanbel) demiştir. Bir diğerinde ise, “O’nun ahlâkı Kur’an’dı. Müminûn Suresi’ni okuyorsunuz değil mi? Oku!” demiş. Muhatabı bu surenin ilk bölümünü okuduktan sonra, “İşte O’nun ahlâkı bu idi” karşılığını vermiştir. (Buharî, el-Edebü’l-Müfred, 99; Hâkim, el-Müstedrek, 2/392). Yine bir başka sefer de şöyle demiştir: “O’nun ahlâkı Kur’an’dı. O, Kur’an’da Allah Tealâ’nın gazap ettiğine gazap eder, razı olduğuna razı olurdu.” (Beyhakî, Şu’abu’l-İman, 2/154.)

Bu yüzden Sevgili Peygamberimiz (sav): "Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim." (Muvatta', Hüsü'1-hulk, 8) buyurarak, peygamberliğin gayesinin "güzel ahlak" temeline dayalı bir sistem inşa etmek olduğunu ifade etmiştir. Kur'an-ı Kerim’de Rabbimiz, O'nun hakkında: "Sen yüce bir ahlak üzeresin" (el-Kalem, 68/4) buyurmaktadır. İnancımızın, bir insanın ‘duygu, düşünce ve amel’ toplamı olan ahlâkına verdiği büyük önemi anlamak için Kur'an’a ve Hz. Peygamber'in hayatına/siyere şöyle bir bakmak bile yetecektir. Başka her şeyi kenara koyarak yalnızca İslam’ın oluşturmaya çalıştığı ‘savaş ahlâkı’na bile baksak, bizde geriye kalacak olan şey, merhametli bir Allah’ın insanlık eliyle inşa ettiği bir sisteme duyulan hayranlık olacaktır.

Kur’an-ı Kerim’i; ‘Hz. Peygamber’de var olan güzel ve üstün fıtratı, üstün bir şahsiyet haline getiren Kitap’ nazarıyla okuduğumuzda, bu gerçek, hayatın her bölümünü kapsayacak şekilde görülüyor. Kitabımız, yaşanan her durum ve oluşa göre Hz. Peygambere ve tabiîlerine, nasıl olacaklarını ve davranacaklarını, sürekli tekrarla öğretiyor.

Gençlerle Nasıl Konuşalım, Nasıl İletişim Kuralım?

Kur'anî Hayat Dergisi (sayı 2014/33)

İletişim; duygu, düşünce veya bilgilerin ‘yazı, konuşma, jest-mimik’ dâhil olmak üzere akla gelebilecek her türlü yolla, başkalarına aktarılması işidir. Konuşmak iletişim için bir zaruret, insan için bir ihtiyaçtır. İletişim imkânları azaldıkça bu konu daha çok gündeme gelmekte, her yol ve yöntemle eğitiminin verilmesine çalışılmaktadır. İletişimin önemi sebebiyle, konu, yükseköğretime kadar taşınarak bu hususun bir yetenek haline gelmesine ve farklı sahalarda kullanılması gayesiyle, eğitiminin verilmesine sebep oldu.

Biz bu başlık altında, insanlığın fidanları sayılabilecek gençlerle iletişimde, nazarı dikkate alınmasını faydalı gördüğümüz bazı hususları gündeme getirmek istiyoruz.

Gençlerle Muhatap Olanlar! Gençler, istediğiniz gibi değil, yetiştirdiğiniz gibi olurlar. Çocukların ve gençlerin nasıl olmasını istiyorsunuz? Bunun için ne yapıyorsunuz?

“Kimin çocuğu varsa, onunla çocuklaşsın.”(sav)

“Çocuğu topraktan ayırmayınız, toprak çocuğun baharıdır.”(sav)

“ Çocuklarınıza asil insan muamelesi yapınız.” (sav

“Çocuklarınızla yedi yaşına kadar oynayınız, on beş yaşına kadar eğitiniz, on beşten sonra danışınız.”(Hz. Ali)

İnsan eğitimine yönelik bu ölçüler, çocuk ve gençlerle ilgili olan başta anne-baba ve eğitimciler olmak üzere bu konuyla ilgili herkesin bilmesi gereken ölçüler olmalıdır. Herkesle olan ilişkide olduğu gibi, gençlerle ilişkide de ‘sevgi, saygı, şefkat, merhamet’ temeli oluşturmalıdır. Yetişkinlerin, tepemize çıkarlar kaygısıyla, gençlere sevgisini göstermemesi yanlış bir tavırdır. Her genç, büyükleri tarafından samimi ve çok özel bir sevgiyle sevildiğini hissetmeli, bilmelidir. Ancak bundan sonra onların sözleri ve onlardan gelen istekler, gençler için bir şey ifade edecektir. Bu konuda öncelikli sorumluluk sahibi olan insanlar şunu hiç unutmamalıdır: Her başarının temelinde sevgi vardır. “İyi bir hayat, ilhamını sevgiden alır, yönünü bilgiyle bulur.” (Seçme Yazılar, Russell)

Sen Hangisisin?

‘Bizim sana her bir peygamberin haberini anlatmamız,
senin kalbini sağlamlaştırmak içindir.’(Hud Sr: 120)
‘Rabbim şüphesiz doğru yoldadır.'(11/57)
‘Bizim uğrumuzda cihat edenleri elbette kendi yollarımıza eriştiririz.’(Ankebut Sr: 69)
Âlemlerin Rabbi olan Allah, Kuran’da yüzlerce olay ve durumu anlatır; sonra adeta bize sorar: ‘Siz bunlardan hangi olayı yaşadınız, yaşıyorsunuz?’
Âlemlerin Rabbi olan Allah, Kuran’da insanlığın düşebileceği tüm muhtemel durumların hepsini, birer ‘prototip’ sayılabilecek bir örnekle ortaya koyar ve sorar: ‘ Sen hangisisin?’
İnandığı iddiasında bulunarak bu Kitab’ın müntesibi olduğuna inananlar olarak bizler; tıpkı gök cisimlerine tapan bir kavmin çocuğu olan İbrahim as’ın akıl baliğ olduğu anda, gök cisimlerine bakarak: ‘Benim Rabbim bu olabilir mi?’ diye sorduğu gibi, biz de soracağız: ‘Acaba ben bu muyum?’, ‘Acaba ben hangisiyim?’
SEN HANGİSİSİN?
Ey insan! Sen hangisisin?
Bir görevin vardı senin de dünyada…
Hakkı öğrenecek, yaşayacak, öğretecektin.
Bak hayatına;
               Âdem
‘Âdem Rabbimden bir takım sözler öğrendi ve bunun üzerine Allah bağışıyla ona yöneldi.’(2/37)‘Ve Âdem’e, isimlerin tümünü iğreti.’(15/31)
‘Rabbimiz, kendimize yazık ettik. Bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, şüphesiz kaybedenlerden oluruz, dedi.’(7/23)
Şeytan/laşanlar
‘İblis: Düzgün çamurun kuru balçığından yarattığın insana secde edecek değilim, dedi.(15/33)
‘Rabbim! Beni azgınlığa ittiğin için, andolsun yeryüzünde olan şeyleri onlara süslü göstereceğim ve onların hepsini azdıracağım.’(15/39)
Yunus as gibi misin?
Görevini terk mi ettin?
Hangi denize attın kendini?
Toplumda bir karadelik olan ‘desinler’ adlı denize mi, mutfakta bir denize mi, moda denizine mi, atalar dinin denizine mi, sıradanlık denizine mi?
Toplumun, ailen ve kendin adına: ‘Ben bunu yapamam.’diyerek görevini terk edip kaçtığında (Enbiya Sr: 87; Saffat Sr: 140), yapamayacağını düşündüğün şeyleri, kimin yapması gerektiğine, kimin yapacağına inandın?

Bedensel Var Oluş Merkezi

(Çocuğumun Mutluluğu İçin, Nesil Y, İst)
Tarihin en eski dönemlerinden beri gözle görülen varlıkların ve tabi insanın da yapısı üzerinde düşünülmüş, tartışılmış ve bu yapı incelenmeye çalışılmıştır.
Gönümüzün en yaygın görüşü, ‘varlığın dört ana öğeden oluştuğu’ şeklindedir.
Bunlar: ‘1. Toprak   2. Su   3. Hava   4.Ateş
(Bazıları derler ki: ‘Buna beşinci bir unsur eklenecek olsaydı o da mutlaka sevgi olurdu.)
Gerçekten de insan dâhil her somut varlıkta oranları değişerek bulunur bunlar. İnsan bedeninin de bu dört unsurdan olduğunu bilmenin bize sağlaması gereken en önemli kazanım, hiç şüphesiz, bu bilginin insan sağlığı ve mutluluğu için kullanılması olacaktır.
Önce insanla ilgili tasnifimizi ortaya koyalım:
İnsan varlığı itibariyle iki bölümden oluşmaktadır:
  1. Somut yanlarıyla insan
  2. Soyut yanlarıyla insan
Somut yanlarıyla insan, kendi içerisinde ikiye ayrılır:
1.a. Yapısı/Hammaddesi itibariyle insan
1.b. Değerlere ve hayata bakış merkezi açısından insan
Soyut yanlarıyla insan altı bölüme ayrılır:
2.a. Ruh: İnançla beslenir
2.b. Akıl: Bilgiyle beslenir
2.c. Kalp: Düşünceyle beslenir
2.d. Gönül: Sevgiyle beslenir
2.e. Vicdan: Düşünce ve eylemleri değerlendirir
2.f. Nefis: Olumsuz telkinler verir.
Şimdi ayrıntılarına girelim:
1.a. Yapısı itibariyle insan:
İnsan tıpkı tüm somut/beş duyu ile algılanarak maddi bir bedene sahip olan varlıklar gibi, ‘toprak, su, hava, ateş’ olarak dört unsurdan oluşur.
Susuz bir toprak nasıl yağmurla rahatlarsa, kuştan çıkmış bir toprak nasıl ısınarak bağrındakileri canlandırırsa, hava nasıl canlıların yaşamasının olmazsa olmazı ise (bana göre cansız varlık yoktur; bilinç düzeyi, hareket kabiliyeti, ömrü, yapısı farklı varlıklar vardır), toprak nasıl canlanmanın en önemli unsuruysa, hiç şüphesiz, bu aslî unsurlara sahip olan bir bedenin sahibi olan insan da ancak yukarıda belirtmeye çalıştığımız bu unsurlarla uygun ve dengeli oranda birliktelikleri sonucunda, bilhassa bedensel açıdan daha rahat ve huzurlu olacaktır.

Erdemlilik Manifestosu

“Herkes ödülünü içinden alacaktır, üstün insan herkesten.”
1-) İnsanı kirleten bütün önemli kirlerden, ‘yani şirk, zina, faiz, kumar, hırsızlık, iftira, haksız yere cana kıymak, doğmuş ve doğmamış çocuğu öldürmek, çocuğu babasından başkasına isnat etmek, fâsıklık, büyü-sihir-muska-fal, haram yiyecek ve içecekler, yetim malı yemek, Müslüman ana-babaya asi olmak ve haramda ileri gitmekten’ kendini arındırmak.
2-) Her işine Besmele ile ve İnşallah (Allah dilerse) diyerek başlamak.
3-) Sözde, kalpte ve eylemde dosdoğru olmak. Kendisini ve başkalarını hiçbir hususta aldatmamak.
4-) Ruhunu, kalbini, gönlünü, gözünü, kulağını, bedenini, elbisesini ve çevresini temiz tutmak.
5-) İnsanları sevmek ve sevindirmeye yönelik şeyler yapmak. Sevgiyi israf etmeden yanlış ve gereksiz yere yöneltmeden kullanmak. Sevgisini, sevilmesi öncelikli olarak gerekenlerin sıralamasını doğru yaparak ve doğru şeyleri severek bereketlendirmek.
6-) Yumuşak kalpli olmaya, kalbi yumuşatacak şeyler yapmaya, kaba-katı-sert ve öfkeli olmamaya, öfkelendiğinde kendisine hâkim olmaya çalışmak.
7-) Anne ve babasına her durumda iyi davranmak.
8-) Görev ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmek.
9-) Aklı; örten, bozan, kullanılmaz eden, yanlış bilgi ve işler de dâhil, yanlış her şeyden korumak. Sahih bilgiyle aydınlattığı aklını her zaman kullanmak, varlığın-olayların-Sabit Söz’ün sebepleri, hikmetleri ve sonuçları üzerinde düşünmek, geçmişten ve yaşananlardan ders ve ibret almak.
10-) Dinde gruplaşmamaya, tek vücut olmaya dikkat etmek. İhtilaf sebeplerini en aza indirmeye ve mümkünse kaldırmaya çalışmak, fitne sebepleriyle ve ortaya çıkmış fitnelerle mücadele etmek. 
11-) Sırat-ı Müstakim’e gelmek gibi, onda kalmak için de sabır ve dayanıklılık göstermek.
12-) Zamanını uygun, düzenli ve güzel kullanma bilincine ulaşmaya çalışmak. Boş kuruntu, uzun emel, olmayacak hayaller, gayesi belirsiz işler peşinde, o anı yaşamayı ve o anda yapılması gerekenleri ihmal etmemek.
13-) Zararı olmasa bile, hiçbir faydası da olmayan –bu da bir zarardır- boş söz ve işlerden uzak durmak.
14-) Gayesiz bilgilerin hamalı olmaktan kaçınmak, faydalı ilimlere yönelerek hikmeti elde etmeye çalışmak.
15-) Kendisini yoksul bırakmayacak şekilde cömert, cimri kılmayacak şekilde tutumlu olmak.

Anneden Oğula Cevap

(Ayten DURMUŞ, Özgürlük Mesnevisi)

Anamın oğulları vefasız çıktı oğlum

Yalnızlık türküsünden incindi narin ruhum

 

Hayat uykusundalar ölümden daha derin

Ne korkunç sabah oldu, gün doğdu haber verin

 

Nihavent makamında şarkı söylüyor zaman

Bu dünyaya ne oldu, etrafı sarmış duman

 

Katliam ve kan gölü, insanlar neden sus-pus

Böyle bir şey olamaz inanmam bu bir kâbus

 

Ruhumun vadisinden yükselip gelir çığlık

Katrana Kevser diyor, sihirli kızıl ışık

 

Arkasına gizlenmiş çirkin gözlü bir pusu

Kanla yoğrulmuş ekmek, gözyaşı katılmış su

 

Karanlığın başında hissizleşmiş suratlar

Karanlığın gözünde açılmamış kanatlar

 

Taşlaşmış gönüllerin can alıyor sevgisi

Ölümün dudağından öpüyordu birisi

 

Kimi yaşça büyümüş, oturur kumda oynar

Kimisi doğduğunda annesinden ihtiyar

 

Yine efkâr basıyor, sağım solum bataklık

Sarhoş dev tam karşımda, bütün yüzler yılışık

 

Homurtu yankılanır, vadilerde ses gibi

Ufkum kızılboyandı, alevden nefes gibi


Din adamı olmuşken hurafenin dindarı

Ne Maide çözümdür ne Kevser’in pınarı

 

Simli sözler dilinde, parlaktır, yumuşaktır

Beş kuruşu çok bulur, üç kuruşa uşaktır

 

Ne yana istersen çek, sözleri hep karışık

Nesline, hayatına kastedenle barışık

 

Sol eliyle aldı hep sağ elin verdiğini

Ve düşündü ilminin ecrine erdiğini

 

Görevsizlik kararı almış bizde ulema

Kitap yüklü merkebe duvar süsler diploma

 

Kendi çok cesur lakin korkup durur gölgesi

En çıplak hakikati gizlemek göstergesi

 

Tutarsız fikirleri aylaklık bildirisi

Ömürsüz davaları süslü laf çevirisi

 

Mevsimlik kitapların hormonlu görüşleri

Sabrımızı çürüttü kayıkçı dövüşleri


Kendini Yetiştirmek Hususunda Bazı Öneriler

          İslami Hayat Dergisi (sayı 2013/18)
  1. Her gencin, ‘kendini yetiştirmek’ ya da en iyi şekilde yetişmek için bir kararı olmalıdır. Bir gencin EN İYİ şekilde yetiş(tiril)mesi için öncelikle gereken hususlar tespit edilmelidir. Bunun için öncelikle cevaplanması gereken sorular vardır. Bunlar: ‘İyi nedir? İyi yetişme nedir? Başarı nedir? Muvaffakiyet nedir? Bunlar arasında bir fark var mıdır? Örnek insanlar her zaman dünyevî bir başarı kazanmışlar mıdır?
  2. Her genç, kendini analiz etmek ve nasıl bir insan olduğuna, neleri yapabileceğine karar vermek durumundadır. Yaşı ilerlerken, yavaş yavaş bir alan seçimi de yapılmalı ve o sahada yoğunlaşmalıdır.
  3. Hayatında, iyi yetişmeyi engelleyen şeylerin neler olduğunu da tespit etmeli ve bunların ne kadarını değiştirebileceğinin tespitini yaparak bir noktadan hedefine yürümeye başlamalıdır.
  4. Kısa ve uzun vadede ne istediğine –en azından- yaklaşık olarak karar vermelidir. Bu konuya, ‘Eğitimin dört ayağı’ adını vermiştik. Her insanın eğitimi bu dört ayak üzerinde devam etmelidir. Yani; ‘kültürel, dini, meslekî ve hobi eğitimi’ olmak üzere paralel bir eğitim devam etmelidir.
  5. Arzu ettiği eğitim için neler yapabileceğini –kendi şartları içinde- tasarlamalıdır. Yani sınandığı bir durum varsa, kendisine özel şartları varsa onları da iyi hesaplamalıdır.
  6. Yürümek istediği yolun öncülerinden hayatta iseler –mümkünse- doğrudan kendilerinden, ölmüşlerse eserlerinden ve onlar hakkında yazılanlardan faydalanmalıdırlar. Bu; ilgili sahanın büyüklerinden faydalanarak daha iyi olma çabasına katkı sağlayacaktır. Bu çaba kişinin kendini çok şey sanma ve bağnazlık hastalığına da ilaç olacaktır.

Sayfa 32 / 40

VİDEOLAR


Aile ve Toplumsal cinsiyet eşitliği (21.12.2024)
Aile ve Toplumsal cinsiyet eşitliği (21.12.2024)
israil Gerçeği-2-(Arz-ı Mev’ud - Yeşayanın Kehaneti) (06.12.2024)
israil Gerçeği-2-(Arz-ı Mev'ud - Yeşayanın Kehaneti) (06.12.2024)

İsrail Gerçeği-1 (29.11.2024)
İsrail Gerçeği-1 (29.11.2024)
Kur’an’da Önerilen Müslüman Ahlâkı (16.05.2024)
Kur'an'da Önerilen Müslüman Ahlâkı (16.05.2024)

Allah’ın Dostları-Veli/Evliya (23.05.2024)
Allah'ın Dostları-Veli/Evliya (23.05.2024)
Allah Neden Vardır? (02.05.2024)
Allah Neden Vardır? (02.05.2024)

Mutluluk Nedir? (25.04.2024)
Mutluluk Nedir? (25.04.2024)
Kur’an’a Şirk Koşmak.(07.03.2024)
Kur'an'a Şirk Koşmak.(07.03.2024)

Narsizm, Sekülerizm, Deizm. (02.03.2024)
Narsizm, Sekülerizm, Deizm. (02.03.2024)
Rasulullah’ın Kur’an’la İlişkisi (22.02.2024)
Rasulullah'ın Kur'an'la İlişkisi (22.02.2024)

Kur’an’a Göre ’insanların çoğu’ (15.02.2024)
Kur'an'a Göre 'insanların çoğu' (15.02.2024)
Kur’an’a Göre Din Tüccarlığı. (08.02.2024)
Kur'an'a Göre Din Tüccarlığı. (08.02.2024)

Yaşamın Amacı Anlamı. (19.01.2024)
Yaşamın Amacı Anlamı. (19.01.2024)
Kur’an’da İnsana Sorulan Sorular. (12.01.2024)
Kur'an'da İnsana Sorulan Sorular. (12.01.2024)

Sorumluluk Bilinci, Kur’an’a Göre İnsanın Sorumlulukları. (04.01.2024)
Sorumluluk Bilinci, Kur'an'a Göre İnsanın Sorumlulukları. (04.01.2024)
İnsanın Dünya Sınavının Konuları (28.12.2023)
İnsanın Dünya Sınavının Konuları (28.12.2023)

Kur’an’ın Aile Önerileri (21.12.2023)
Kur'an'ın Aile Önerileri (21.12.2023)
Cihad Nedir? (14.12.2023)
Cihad Nedir? (14.12.2023)

Allah’ın Orduları (07.12.2023)
Allah'ın Orduları (07.12.2023)
Lanet-Lanetlenme Nedir? (30.11.2023)
Lanet-Lanetlenme Nedir? (30.11.2023)

Siz Diyorsunuz ki - Kur’an Diyor ki (26.10.2023)
Siz Diyorsunuz ki - Kur'an Diyor ki (26.10.2023)
Sadaka ve Zekat Nedir? Kaç Çeşit Sadaka Vardır?(09.11.2023)
Sadaka ve Zekat Nedir? Kaç Çeşit Sadaka Vardır?(09.11.2023)

Kur’an’ın Anlaşılması Önündeki Engeller ’Çeviri Sorunu (02.11.2023)
Kur'an'ın Anlaşılması Önündeki Engeller 'Çeviri Sorunu (02.11.2023)
Ecel ve Ecel i Müsemma (19.10.2023)
Ecel ve Ecel i Müsemma (19.10.2023)

Kader Nedir? Kader Algımız Nedir? (12.10.2023)
Kader Nedir? Kader Algımız Nedir? (12.10.2023)
Kıyamet Çeşitleri (05.10.2023)
Kıyamet Çeşitleri (05.10.2023)

Kadın Çıkmazları (20.06.2021)
Kadın Çıkmazları (20.06.2021)
Ailevi Mutluluğun Temel İlkeleri  (23.04.2019)
Ailevi Mutluluğun Temel İlkeleri (23.04.2019)
Joomla templates by Joomlashine